Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
CookieWarningPanelAgreeButton
X

Madde 125

c. Seçimlik haklar

c.   Seçimlik haklar

Madde 125 - Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.

Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.

Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

a-) 4 - Bir mehil tâyini suretiyle

a) Fesih hakkı

Madde 106 / f. 2 - Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teehhür sebebi ile zarar ve ziyan dâvası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teehhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.

b-) c) Feshin hükümleri

Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaadolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.

Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 124 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile 108 inci maddesini karşılamaktadır.

Tasarının üç fıkradan oluşan 124 üncü maddesinde, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde temerrüde düşen borçlu karşısındaki alacaklının seçimlik hakları düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 108 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan “c. Feshin hükümleri” şeklindeki ibare, Tasarıda “c. Seçimlik haklar” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası, Tasarının 124 üncü maddesinde, iki fıkraya bölünerek düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun söz konusu fıkrasında kullanılan “Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette” şeklindeki ibare, Tasarının 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde borcunu ifa etmemişse” şekline dönüştürülmüştür.

818 sayılı Borçlar Kanununun 108 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanılan “Akitten rücu eden alacaklı” şeklindeki ibare, Tasarının aynı maddesinin üçüncü fıkrasında “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar” şeklinde değiştirilmiştir. Gerçekten, karşılıklı edimleri içeren bir sözleşmede tarafların, birbirlerine karşı, aynı zamanda hem alacaklı ve hem de borçlu oldukları göz önünde tutulursa, Tasarıda kullanılan “taraflar” şeklindeki ibare yerindedir.  Çünkü, böyle bir sözleşmede, kendi edimini ifa eden taraf, bir yandan “borçlu” sıfatıyla hareket etmekte, diğer yandan karşı edim alacağı yönünden “alacaklı” sıfatını kazanmaktadır.

Maddenin son fıkrasında, borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşmeden dönen alacaklının uğradığı zararın giderilmesini isteyebileceği belirtilmektedir. Burada, alacaklının giderilmesini isteyebileceği zarar, olumsuz zarar, yani sözleşme yapılmamış olsaydı uğramayacak olduğu zarardan ibarettir.

Sistematik yapısı ile metninde yapılan düzeltme ve arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

III-) Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi:

Alt Komisyonca, Tasarının 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ise;” ibaresinin sonundaki noktalı virgül işareti gereksiz görüldüğünden kaldırılmış ve Komisyonumuzca da madde teselsül nedeniyle 125 inci madde olarak bu şekliyle kabul edilmiştir.

IV-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

a-) 4. Rücktritt und Schadenersatz

a. Unter Fristansetzung

Art. 107/Abs. 2

2 Wird auch bis zum Ablaufe dieser Frist nicht erfüllt, so kann der Gläubiger immer noch auf Erfüllung nebst Schadenersatz wegen Verspätung klagen, statt dessen aber auch, wenn er es unverzüglich erklärt, auf die nachträgliche Leistung verzichten und entweder Ersatz des aus der Nichterfüllung entstandenen Schadens verlangen oder vom Vertrage zurücktreten.

b-) c. Wirkung des Rücktritts

Art. 109

1 Wer vom Vertrage zurücktritt, kann die versprochene Gegenleistung verweigern und das Geleistete zurückfordern.

2 Überdies hat er Anspruch auf Ersatz des aus dem Dahinfallen des Vertrages erwachsenen Schadens, sofern der Schuldner nicht nachweist, dass ihm keinerlei Verschulden zur Last falle.

2-) CO:

a-) 4. Droit de résiliation

a. Avec fixation d’un délai

Art. 107/al. 2

2 Si l’exécution n’est pas intervenue à l’expiration de ce délai, le droit de la demander et d’actionner en dommages-intérêts pour cause de retard peut toujours être exercé; cependant, le créancier qui en fait la déclaration immédiate peut renoncer à ce droit et réclamer des dommages-intérêts pour cause d’inexécution ou se départir du contrat.

b-) c. Effets de la résiliation

Art. 109

1 Le créancier qui se départ du contrat peut refuser la prestation promise et répéter ce qu’il a déjà payé.

2 Il peut en outre demander la réparation du dommage résultant de la caducité du contrat, si le débiteur ne prouve qu’aucune faute ne lui est imputable.

V-) Yargı Kararları

1-) YİBK, T: 25.01.1984, E: 1983/3, K: 1984/1:

“… İstisna sözleşmesinin bir türü olan inşaat sözleşmelerinde müteahhidin kendi kusuruyla işi muayyen zamanda bitirmeyerek temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde, uyuşmazlığın kural olarak Borçlar Kanununun 106-108. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceğine; ancak, olayın niteliği ve özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda, Medeni Kanunun 2. maddesi hükmü gözetilerek, sözleşmenin feshinin ileriye etkili sonuç doğuracağına; birinci ve ikinci toplantılarda 2/3 çoğunluk sağlanamadığından, 25/1/1984 günlü üçüncü toplantıda çoğunlukla karar verildi.…”  (RG. 27.02.1984; S: 18325).

2-) Y. 6. HD, T: 25.09.2024, E: 2023/650, K: 2024/2955:

“… Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıların murisleri ile imzaladığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin davalılarca keyfi olarak feshedildiğinden, sözleşme nedeni ile yaptığı harcamalar ve yoksun kalınan kâr tutarlarının tahsilini aksi halde fiili zarar olarak yaptığı harcamalar ve müspet zararının tahsilini ve manevi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin feshi konusunda davacı ile karşılıklı olarak gönderdikleri ihtarnameler ile mutabık kaldıklarını, davacının ihtarnamesindeki emlak komisyon bedeli dışındaki ödeme taleplerini kabul ettiklerini, komisyon bedeli yönünden ise fatura sunulması halinde ödeme yapacaklarını bildirdiklerini, açılan dava ile ihtarnamedeki taleplerin genişletildiğini ve kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince; kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin niteliği gereği öncelikli edim borçlusu arsa ve iş sahibi olup, arsayı inşaata elverişli şekilde teslim etmedikçe müteahhitten işe başlama borcunu yerine getirmesini bekleyemeyeceğinden, bu nedenle sözleşmenin feshine neden olunmuş ise yüklenicinin bu olay nedeniyle uğramış olduğu olumlu zararlarını da karşılamak yükümlülüğü altında olduğu, 2016 senesinde davacı yan tarafından ihtar yolu ile davalı tarafa inşaatın yapılacağı alanın sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmesi ve bu haliyle inşaata başlanılacağının bildirildiği bu nedenle bilirkişi raporu ile hesaplanan kazanç kaybı ve sözleşme masrafı tutarlarının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği … gerekçesiyle, davanın … kabulüne … karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davalılar vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince; davalıların sözleşmeyi fesih iradesini ihtarname ile bildirdiği, davacının da eldeki davayı açarak fesih nedeni ile talepte bulunduğu anlaşıldığından, fesih konusunda taraf iradelerinin birleştiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça dava dilekçesinde ve noterlik ihtarınca açıkça sözleşmeden dönme iradesi bulunmadığından sözleşmeden dönen taraf konumunda olmadığı, nitekim davacının noter ihtarında akdin ifası veya sözleşme nedeniyle yapılan menfi zararları talep ettiği ve kâr kaybına dair açık bir vazgeçmesi bulunmadığı ve davacı yüklenicinin akdin ifası sırasında kusurlu bir davranışı bulunmadığı, buna karşılık davalıların sebepsiz ve keyfi olarak sözleşmeyi feshettiklerinden davacı(nın) fesihte haklı olup kâr kaybı zararını talep edebileceği(ne) … karar verilmiştir.

Dava öncesinde, Bolu 1.Noterliği’ne ait 16.06.2016 tarih ve 2144 yevmiye sayılı davacı şirket yetkili temsilcisi tarafından davalılara keşide ve tebliğ edilen ihtarname ile; davalıların murisi Y. C. ile şirketleri arasında imzalanan sözleşme gereğince sözleşme konusu taşınmazın şirketlerine teslim edilmesi talep edildiği halde sonuç alınamadığı belirtilerek, sözleşme gereğince taşınmaza inşaat yapılması için iki hafta içerisinde taşınmazın teslim edilmesi veya sözleşmenin imzalanması sırasında şirketlerinin harcadığı 21.000,00-Türk Lirası emlakçı komisyonu, 4.357,91-Türk Lirası ve 216,23-Türk Lirası noter masrafları olmak üzere toplam 25.574,140-Türk Lirası’nın ödenmesinin aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, sonrasında davalılar tarafından davacı şirkete keşide edilen Sakarya 4.Noterliğine ait 29.06.2016 tarih ve 15111 yevmiye sayılı cevabi ihtarname ile de; sözleşmeyi devam ettirmek istemedikleri, karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle sözleşmeyi feshetmek istedikleri, sözleşme gereği yapılan ve belgelenecek masrafları ödemeye hazır oldukları, emlakçı komisyon bedeline itiraz ettikleri, komisyon bedeline dair faturanın gerçeği yansıtmadığı, faturanın noter tasdikli aslı gibidir nüshaları ve yevmiye defteri kayıt bilgilerinin bildirilmesi halinde ödeneceğinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından dava öncesinde davalılara gönderilen ihtarname ile taşınmazın teslim edilmemesi halinde diğer tazminat hakları saklı tutulmaksızın menfi zarar kapsamında olan, sözleşmenin imzalanması sırasında şirketlerinin harcadığı 21.000,00-Türk Lirası emlakçı komisyonu, 4.357,91-Türk Lirası ve 216,23-Türk Lirası noter masrafları olmak üzere toplam 25.574,140-Türk Lirası talep edilmiştir. Davalılar tarafından ise sözleşmenin feshedilmek istendiği şeklinde cevap verilmiştir. Davacı gönderdiği ihtarname ile bağlı olup, seçimlik hakkını menfi zarar kapsamında olan ve ihtarnamede bildirdiği alacak kalemlerini talep etme yönünde kullanmıştır. Sonrasında bundan dönerek müspet zararını isteyemeyecektir. Belirtilen nedenlerle bölge adliye mahkemesince davacının ihtarname ile talep ettiği alacak kalemleri dışında müspet zararının tazmini talebi yönünden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

3-) Y. 15. HD, T: 09.04.2019, E: 2018/3871, K: 2019/1637:

“… Asıl ve karşı dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, asıl dava tapu iptali ve tescil, mahrum kalınan gecikme nedeniyle uğranılan zarar ve manevi tazminat, karşı dava, eksik işlerin giderim bedeli ile gecikme tazminatı alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece asıl davada tapu iptali ve tescil talebi ile kira kaybı (gecikme) tazminatı isteminin kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine, karşı davada nesafet bedeli ile ilgili talebin kabulü, gecikme tazminatı ile ilgili isteminin kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı-k.davalı ile davalı-k.davacı ... vekillerince temyiz edilmiştir. …

Asıl dava davacısı şirket yüklenici, davalılar arsa sahibidir. Taraflar arasında imzalanan ... 7. Noterliği’nin 30.04.2012 gün 7845 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 2. maddesinde yükleniciye yapılacak inşaatta verilecek bağımsız bölümler gösterilmiş, arsa sahiplerine bırakılan bağımsız bölümlerin tesliminde gecikme halinde sözleşmenin 6. maddesinde gecikme tazminatı kararlaştırılmıştır. Yükleniciye bırakılacak bağımsız bölümlerin teslimi gereken tarih ya da inşaatın seviyesine göre aşamalı devir öngörülmemiş olup, yapı kullanma izin belgesi alma mükellefiyeti de yükleniciye bırakılmış olduğundan yüklenici ancak inşaatı sözleşme ve ekleri tasdikli ruhsatı projesi ile imara uygun olarak tamamlayıp yapı kullanma izin belgesini alıp teslim ettikten sonra arsa sahiplerinden tapu paylarının kendisine devrini isteyebilecektir.

Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 106/I, dava tarihinde yürürlükte olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 123. maddesi hükmünce, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyerek … BK’nın 106/II, TBK’nın 125. maddesindeki seçimlik haklarını kullanabilir. BK’nın 107, 6098 Sayılı TBK’nın 124. maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen durumların varlığı halinde alacaklı süre vermeden temerrütten doğan haklarını kullanabilir.

Asıl davada davacı yüklenicinin gecikme nedeniyle giderimini istediği zarar ve mahkemece kira kaybı olarak nitelendirilen alacak BK’nın 106/II. maddesinde sayılan seçimlik haklardan, akdin ifasını bekleyerek gecikme nedeniyle zarar ve ziyan davası, TBK’nın 125/I. maddesinde ifade edilen borcun ifasını bekleme ve gecikme nedeniyle tazminat isteme hakkıdır. Az yukarıda açıklandığı gibi, yükleniciye verilecek bağımsız bölümlerin devri için kararlaştırılmış kesin vade olmadığı gibi, yüklenicinin bu bağımsız bölümlerin hak ettiği halde kendisine devrini talep ettiği ve arsa sahiplerini temerrüde düşüren ihtarı bulunmamaktadır. Süre verilmesini gerektirmeyen bir durum da söz konusu değildir. Kaldı ki mahkemece de davalı arsa sahiplerinin asıl davaya karşı çıkmakta haklı oldukları kabul edilerek harç, ücreti vekâlet ve yargılama gideri ile sorumlu tutulmamışlardır.

Bu durumda mahkemece sözleşmede kararlaştırılan kesin vade olmadığı, süre verilmesini gerektiren durumlar bulunmadığı ve yüklenici tarafından bağımsız bölümlere hak kazanıldıktan sonra arsa sahipleri tarafından devirleri talep edilerek temerrüde düşürülmedikleri ve TBK’nın 125/I. maddesindeki gecikme (kira) tazminatı isteme koşulları oluşmadığından asıl davada kira tazminatı (gecikme tazminatı) ile ilgili istemin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır. …”

4-) Y. 23. HD, T: 14.12.2017, E: 2017/2494, K: 2017/3743:

“… Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri gereğince, davalı yüklenicilerin, süresinde inşaatı tamamlamadığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili feshinin haklı olduğunun tespiti ile uğradıkları zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının süresinde edimini yerine getirmediği gerekçesiyle, sözleşmenin geriye etkili feshinin haklı olduğunun tespitine ve hesaplanan kira mahrumiyetinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. …

Somut olayda talep edilen kira mahrumiyeti, hukuki niteliği itibariyle, TBK 118. (BK madde 106/II) gereğince gecikme tazminatı olup, müspet (olumlu) zarardır ve sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, sözleşmenin geriye etkili feshi halinde istenemez.

O halde, davacıların geriye etkili fesih talebi kabul edildiği halde, kira (gecikme) tazminatının reddi yerine kabulü doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. …”

5-) Y. 23. HD, T: 04.10.2013, E: 2013/6462, K: 2013/6105:

“… Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici ... arasında imzalanan ....01.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkilinin tapuda %85 hissesini diğer davalı ...’e devrettiğini, sözleşme gereğince tapuda hisse devrinden itibaren ... ay içerisinde inşaat ruhsatı alınarak inşaata başlanması gerektiği halde başlanmadığını, sözleşme gereği gibi ifa edilse idi müvekkilinin ... adet daire kazanacağını, davalı ...’ün sözleşmeye istinaden devraldığı taşınmaz hissesi sayesinde sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, müvekkilinin yoksun kaldığı kârın tespiti ile ....000.00 TL tazminatın davalılardan ayrı ayrı tahsilini, bu mümkün olmadığı taktirde sözleşme gereğince davalı ...’e devredilen hissenin iptali ile müvekkili adına tescilini, bunun da mümkün olmaması halinde menfi zarar olarak ....000.00 TL tazminatın ayrı ayrı davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Yargılama aşamasında davasını ıslah ederek, sözleşme gereğince davalı ...’e devredilen hissenin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiş ve bunun mümkün olmaması halinde tazminat miktarını 103.241,00 TL’ye yükseltmiştir.

Asıl davada davalı ..., davanın reddini savunmuş, birleşen davada davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sözleşme gereğince tapu devir tarihi olan ....02.2010 tarihinden itibaren ... ay içerisinde inşaat ruhsatının alınıp, inşaata başlanması gerektiği halde başlanmadığı, inşaat ruhsatı alındıktan sonra ... yıl içerisinde inşaatın tamamlanıp davacı arsa malikine düşen dairelerin devri gerektiği, ... yıl içerisinde dairelerin teslim edilmemesi durumunda yani ....08.2012 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca kira tazminatının gündeme geleceği, sözleşmenin feshedilmemiş olması da göz önünde bulundurulduğunda geç teslim halinde sözleşmeden doğan bu hakkın talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. …

Davacı tarafça ....03.2012 tarihli duruşmada sözleşmeyi feshetmedikleri, tapu iptali ve tescil talebinin olmadığı, bu nedenle yoksun kalınan kârı talep ettikleri açıklanmış ise de, ....05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dava tamamen ıslah edilip, tapu kaydının iptali ile tescil istenerek, aynı tarihli makbuz ile harcı yatırılmıştır. Mahkemece, ....05.2012 tarihli ıslah dilekçesi gözden kaçırılarak, ....03.2012 tarihli beyan nazara alınmak suretiyle sözleşmenin feshedilmediğinin kabulü ile sonuca gidilmiştir. Kural olarak düzenlemesi 818 sayılı BK’nın 355. vd. maddelerinde yer alan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici borçlu temerrüde düşer ve arsa sahibinin anılan yasanın 106/.... maddesince seçimlik hakları doğar. Karşılıklı taahhütleri içeren bir sözleşmede iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde BK’nın 106. maddesi hükmü öteki tarafa üç seçimlik hak tanımaktadır. Sözleşmenin direngen olmayan tarafı, her zaman edimin ifasını ve gecikme nedeniyle oluşan zararının giderilmesini veya sözleşmenin yerine getirilmesinden ve gecikme nedeniyle tazminat isteminden vazgeçtiğini hemen bildirerek, edimin ifa olunmaması ve bu kapsamda borcun ödenmemesinden doğan zararı için tazminat isteyebilir ya da sözleşmeyi feshedebilir. Bu seçimlik haklardan birisi sözleşmenin geriye etkili olarak feshidir. Dönme veya fesihten bahsedilmeksizin devredilen tapuların iptali ve tescil istenmiş ise, bu istemin sözleşmeden dönme veya fesih istemini de içerdiğinin kabulü gerekir. Davacı tarafça önce sözleşme ayakta tutularak yoksun kalınan kâr istenmiş ise de daha sonraki ıslah dilekçesi ile bu hakkından vazgeçilerek, fesih hakkı kullanılmıştır. Bu ilk seçimlik hakkını kullanan ... sahibi alacaklı, bir süre sonra, bu ilk hakkından vazgeçmek suretiyle, yüklenici borçluya, sözleşme artık süresiz hale geldiği için tekrar süre verip, bu yeni süre sonunda diğer seçimlik haklarını; yani müsbet zarar veya dönme hakkını derhal kullanabilir. Bozucu yenilik doğuran hak niteliğinde olan fesih isteminden tekrar vazgeçerek ilk seçimlik hakkı kullanamaz. Önce fesih istense idi bundan dönülmesi ve sözleşmenin ayakta tutulmasına dayalı taleplerde bulunması mümkün olmayacak idi.

Bu durumda mahkemece, davacının ıslah dilekçesi ile davasını dönüştürdüğü tapu iptali ve tescil isteminin içinde bulunduğu kabul edilmesi gereken, fesih talebi konusunda uyuşmazlığın esası incelenip, geriye etkili fesih koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, bu talebin kabul edilmemesi halinde ıslah dilekçesinde yer alan terditli taleplerden diğeri ile ilgili inceleme yapılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. …”

VI-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Ayşe Havutçu; Tam İki Tarafa Borç Yükleyen Sözleşmelerde Temerrüt ve Müsbet Zararın Tazmini, İzmir, 1995.

Rona Serozan; Sözleşmeden Dönme, Gözden Geçirilmiş İkinci Bası, İstanbul, 2007.

Mehmet Serkan Ergüne; Olumsuz Zarar, İstanbul, 2008.

Başak Başoğlu; Türk Hukukunda ve Mukayeseli Hukukta Aynen İfa Talebi, İstanbul, 2012.

Kutluhan Erkan; CISG Gereğince Alıcının Sözleşmeden Dönmesi, İstanbul, 2013.

Vedat Buz; Borçlunun Temerrüdünde Sözleşmeden Dönme, Ankara, 2014. 

Murat Sarıkaya; Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması << CISG >> Kapsamında Sözleşmenin Esaslı İhlali, İstanbul, 2017.

H. Tamer İnal; Borca Aykırılık, Dönme ve Fesih, Ankara, 2018.

Turgut Öz; Borçlu Temerrüdünde Sözleşmeden Dönmenin Bu Sözleşme Gereğince Kazanılmış Ayni Haklara Etkisi ve Klasik Dönme Kuramı ile Yeni Dönme Kuramının Kısa Bir Karşılaştırmalı Eleştirisi, İstanbul, 2020.

Ece Çetintepe; Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshi ve Sonuçlan, Ankara, 2020.

Barış Demirsatan; Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Sözleşmenin Haksız Olarak Sona Erdirilmesi, İstanbul, 2021.

Copyright © 2017 - 2025 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X