Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 56

d. Manevi tazminat

d.   Manevi tazminat

Madde 56 - Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

c) Manevi tazminat1

Madde 47 - Hâkim, hususi halleri nazara alarak cismanî zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 55 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 nci maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 55 inci maddesinde, bedensel bütünlüğün zedelenmesi ve ölüm hâlinde manevî tazminatın belirlenmesi düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 47 nci maddesinde, hâkimin, bir kimsenin hukuka aykırı olarak cismanî zarara uğraması veya ölmesi durumunda, zarar görene ya da ölenin ailesine “adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebileceği” öngörülmüştür. Tasarının 55 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda, hâkimin, “uygun bir miktar paranın manevî tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği” belirtilmiştir.

Tasarının 55 inci maddesinin ikinci fıkrası, bedensel zararlara ilişkin olmak üzere, 818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, yeni bir hükümdür. Öğreti ve uygulamadaki çağdaş gelişmeler göz önünde tutularak, hâkimin sadece ölüm hâlinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına, manevî tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği kabul edilmiştir. Ayrıca, 818 sayılı Borçlar Kanununda, ölüm hâlinde, “ölünün ailesi” yararına olmak üzere manevî tazminata karar verilebileceği öngörüldüğü hâlde, Tasarıda “ölenin yakınları” yararına olmak üzere manevî tazminata karar verilebileceği belirtilerek, hükmün kapsamı genişletilmiştir.

III-) Adalet Komisyonu Açıklaması ve Değişiklik Gerekçesi:

Tasarının 55 inci maddesi teselsül nedeniyle 56 ncı madde olarak kabul edilmiş ve 56 ncı maddenin başlığındaki “c” harfi “d” şeklinde değiştirilmiş ayrıca, madde hakkında aşağıdaki görüşler ifade edilmiştir.

Tasarının manevi tazminat başlıklı 55 inci (teselsül eden 56 ncı) maddesi, yürürlükteki yasada yer alan “aile” kavramını, içtihat, doktrin ve kaynak ülke uygulaması doğrultusunda “yakınlar” olarak düzenlemiştir. Ayrıca ağır bedensel zararlarda, yürürlükteki madde hükmünün aksine yalnızca zarar gören için değil, doktrin ve içtihat doğrultusunda, zarar görenin yakınları için dahi manevi tazminat hakkı tanınmıştır. “Ağır bedensel zararın takdiri”nde, zarara uğrayan organların önemi, oluşan iş-görmezlik derecesinin oranı, uğranılan ruhsal zararın niteliği ve diğer durumlar gözetilecektir. “Yakın” kavramının belirlenmesinde, ölen yahut ağır bedensel zarara uğrayanla yakın olduğu iddia olunan kişi arasında düzenli ve yoğun bir ilişkinin ve olay sebebiyle bedellendirilebilecek ağır bir teessürün varlığı gözetilecektir. Tasarının kişilik hakkının zedelenmesi sebebiyle istenecek manevi tazminat hükmünün (Tasarı m. 57) gerekçesinde öngörülen eşitlik düşüncesi bu Maddede düzenlenen manevi tazminatlar bakımından da geçerlidir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, sıfat ve ihraz ettiği makamlar, ayrı bir takdiri kriter oluşturmaz. Burada aslolan insan ve insanın manevi değerleri soyutlamasıdır. Yoksula az, seçkine çok tazminat fikrinin manevi tazminat hukukunda yeri yoktur.

IV-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

c. Leistung von Genugtuung

Art. 47

Bei Tötung eines Menschen oder Körperverletzung kann der Richter unter Würdigung der besonderen Umstände dem Verletzten oder den Angehörigen des Getöteten eine angemessene Geldsumme als Genugtuung zusprechen.

2-) CO:

c. Réparation morale

Art. 47

Le juge peut, en tenant compte de circonstances particulières, allouer à la victime de lésions corporelles ou, en cas de mort d’homme, à la famille une indemnité équitable à titre de réparation morale.

V-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 22.06.1966, E: 1966/7, K: 1966/7:

İstihdam edenin Borçlar Kanununun 47 nci maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin, ne de müstahdeminin kusurunun şart olmadığına, hâkimin sebebiyet (illiyet) münasebeti bulunmak kaydiyle özel hal ve şartları takdir ederek manevi tazminata hükmedebileceğine, varsa müstahdemin veya istihdam edenin yahut her ikisinin kusurunun ve ölenin veya cismani zarara uğrayanın birlikte sebebiyet verme nispetinin yahut müterafik kusurunun özel hal ve şartlar içinde takdir edilmesi gerektiğine, ilk toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından ikinci toplantıda mevcudun yarısını geçen çoğunlukla ve 22/6/1966 tarihinde karar verildi. (RG. 28.07.1966; S: 12360).

2-) YHGK, T: 02.11.2022, E: 2020/3-284, K: 2022/1423:

“… I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin eğlence sektöründe oryantal olarak çalıştığını, fiziki görünümündeki hoşnutsuzluk ve kaygıları nedeniyle … davalı hastanede diğer davalı doktor ...’ın gerçekleştirdiği operasyonla silikon taktırdığını, ancak yapılan operasyondan sonra müvekkilinin … şişme, morarma ve şiddetli ağrılardan dolayı hastanede tedavi görerek sağlığına kavuşmak için yeniden ameliyat olmak zorunda kaldığını, davalıların edimlerini gereği gibi ifa etmediklerini, ameliyattan önce müvekkiline ameliyat ve riskleri konusunda gerekli aydınlatma ve bilgilendirmeyi yapmadıklarını, davalı doktorun hiçbir teknik inceleme ve araştırma yapmaksızın müvekkilini ameliyat ederek yüksek özen yükümlülüğüne, meslek etik ve kurallarına aykırı davrandığını, her iki davalının kusurlu eylemleri nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ameliyat, ilaç, hastane masrafları, yol vs. giderler için şimdilik 15.000TL, müvekkilinin çalışamamasından kaynaklanan kazanç kaybı ve olumsuz sonuçlanan operasyon nedeniyle ekonomik geleceği sarsıldığından ileride uğraması muhtemel kazanç kaybı için şimdilik 8.000TL, müvekkilinin eski hâline dönebilmesi için yapılacak tedavi ve her türlü tıbbî müdahale, ilaç vs. giderler için şimdilik 7.000TL olmak üzere neticede 30.000TL maddi tazminat ile davalıların kusurlu eylemlerinden dolayı başarısızlıkla sonuçlanan estetik operasyon nedeniyle müvekkilinin yaşadığı ciddi ruhsal sıkıntı ve bozulan psikolojisine karşılık 50.000TL manevi tazminat olmak üzere toplam 80.000TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; … karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; uyuşmazlığa konu ameliyat hakkında davacıya gerekli bilgilerin verilerek olası komplikasyonların anlatıldığını, davacının … Hastanesinde anlaşmanın yapıldığı 20.11.2010 tarihinde müvekkili tarafından amacına ve tıbbi yöntemlere uygun olarak ameliyat edildiğini, ameliyattan sonra davacının iyileşme sürecindeyken evinde yakalandığı ve operasyonla ilgisi olmayan başka bir hastalıktan dolayı oluşan enfeksiyon nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını ve kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davalı doktorun müvekkili şirketin hastanesinde çalışmadığını, doktorun kişisel hastası olan davacı ile müvekkili arasında eser sözleşmesi değil, bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili hastanenin yükümlülüğünün sadece barındırma, teknik destek, yemek, yatak, hemşire ve bakım gibi hizmetleri vermekten ibaret olduğunu, hastanın ve doktorun operasyon için müvekkili şirkete ait hastaneyi tercih etmelerinin hastanenin yapılan tıbbi müdahaleden sorumlu tutulmasını gerektiren bir durum olmadığını, müvekkilinin hijyenik ortamda gerekli tüm hizmetleri sunarak edimini ifa ettiğini, ameliyatta hiçbir komplikasyon olmadığını, davacının taburcu olduktan sonra gerekli hijyenik kurallara uymaması nedeniyle ameliyat yerinin enfeksiyon kaptığını, kendisinden kaynaklanan sorunları gidermek için tekrar müvekkili şirkete ait hastaneye başvuran davacının bu davranışının da müvekkiline duyduğu güvenin bir göstergesi ve ispatı olduğunu, müvekkiline karşı açılan davanın haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı:

7. … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı kararı ile; davacının, davalı hastanede uygulanan operasyon sonrasında enfeksiyon kaptığı, söz konusu enfeksiyon nedeniyle ikinci bir operasyonla silikonların çıkarıldığı, davacının yapılan operasyon nedeniyle oluşacak komplikasyon ve muhtemel sonuçları hakkında gerekli şekilde ve yeterince bilgilendirilmediği, operasyonda doktorun herhangi bir kusuru bulunmasa dahi davalıların üstlendikleri eseri ayıpsız olarak teslim etme yükümlülüklerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının ameliyat ve sonrasındaki tedavi nedeniyle ödediği 15.000TL ve hastanede tedavi gördüğü on günlük süre içinde uğradığı kazanç kaybı için 3.000TL olmak üzere toplam 18.000TL maddi tazminatın, davacının vücut bütünlüğünün operasyon nedeniyle beklenmeyen sonuçtan dolayı ihlali ve hastanede gördüğü tedavi sonucu yaşadığı elem ve üzüntüsünü gidermek amacıyla takdiren 5.000TL manevi tazminatın olay … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

9. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.03.2015 tarihli ve 2014/17468 E., 2015/3875 K. sayılı kararı ile;

“…

Ancak, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK. nun 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

Davaya konu olayda; olayın gelişim biçimi, davacının yatarak tedavi gördüğü süre, gelişen enfeksiyon nedeniyle ikinci bir işleme maruz kalmış olması, davalıların kusur durumu ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı azdır. Davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Direnme Kararı:
10. … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı kararı ile; … hükmedilen 5.000TL manevi tazminatın dosya kapsamına uygun ve yeterli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

17. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

18. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; estetik amaçlı cerrahi operasyonun ayıplı ifasından dolayı … davacı lehine hükmedilen … tutardan daha fazla manevi tazminata karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

21. Somut olayda taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmış olup, … eser sözleşmesinin konusunu oluşturmaktadır. …

22. Diğer taraftan yüklenicinin borçlarının düzenlendiği mülga BK’nın 356. maddesindeki (TBK m. 471) hüküm uyarınca yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. … eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici üstlendiği edimin sonucunu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.

23. Bu aşamada “manevi tazminat” konusuna değinmekte fayda vardır.

24. Manevi zarar, bir kimsenin hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği bedenî acılarla ruhi elem ve üzüntülerin hepsine birden denir. Manevi zarar, gerçek anlamda bir zarar değildir; zira mal varlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya elemin maddi zararlar gibi parayla ölçülmesine imkân yoktur. Bu sebeple manevî bir zararın şu veya bu miktardaki parayla giderileceği söylenemez. Buna rağmen, haksız fiilden doğan bedenî veya ruhî ızdıraplar için bir tazminatın ödenmesi, bu ızdırapların hafiflemesine, hiç değilse bazı avunma çarelerinin bulunmasına yardım edebilir. Tazminat ödenmesini gerektiren manevi zararları ise üç gruba ayırmak mümkündür:

-Beden tamlığının ihlâlinden doğan acı ve üzüntüler;

-Ölüm dolayısıyla ölene yakından bağlı olan kişilerin duydukları acı ve üzüntüler;

-Genellikle kişilik haklarının ihlâlinden doğan acı ve üzüntülerdir. …

25. 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında;

“Esasen manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Ceza değildir; çünkü, davacının menfaati düşünülmeksizin, sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek manasında bir tazminat, mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu tevlit etmelidir” denilerek manevî tazminatın mal varlığına ilişkin olmadığı ve kendine özgü bir tazminat olduğu açıkça vurgulanmıştır.

27. Mülga Borçlar Kanunu’nun (BK) 98. maddesinin 2. fıkrasında yer alan … yollama ile mülga BK’nın 49. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulabileceği olgusu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına ve öğretide bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır.


29. Ancak; salt sözleşmeye aykırı davranışın varlığı, manevi tazminat isteminin kabulü için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliği veya özel hâl ve şartlar nedeniyle aynı zamanda kişilik haklarının 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de mülga BK’nın 41. maddesi hükmü uyarınca haksız bir eylem olarak nitelendirilmesi gereklidir.

35. Mülga Borçlar Kanunu’nun (BK) “Manevi tazminat” başlıklı 47. Maddesi … (TBK’nın 56. maddesi)

gereğince manevi tazminatta takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

 37. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.

 38. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.

 39. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK’nın 4. maddesinde belirtilmiştir.

 40. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.

 …

< 42. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporlarında estetik ameliyattan sonra oluşan komplikasyonun davalı hastanenin ve doktorun kusurundan ileri gelmeyip, doğal olarak geliştiği belirtilmiş ise de; olayın gelişim biçimi, dosyada bulunan belge ve deliller ile tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre oryantal olarak eğlence sektöründe çalışan davacının kazancını fiziksel görünümüyle bağlantılı olan oryantallik mesleğinden sağladığı ve fiziksel olarak daha güzel ve estetik görünmek amacıyla operasyon yaptırdığı, ancak davalıların eser sözleşmesi kapsamında edimlerini tam ve eksiksiz ifa etmeyerek ayıplı eser oluşturdukları gibi yapılan estetik müdahale ile amaçlanan sonuç taahhüdünü de gereği gibi gerçekleştiremedikleri, davacının yatarak tedavi gördüğü, sonrasında gelişen enfeksiyon nedeniyle ikinci bir operasyon geçirmek zorunda kaldığı, bu durumun davacı tarafta manevi ve ruhsal olarak çöküntüye sebebiyet verdiği, operasyon sonrası yaşadığı ağrı ve acılarından dolayı ruhî elem ve üzüntüsü hâlen devam eden davacının vücut bütünlüğünde ortaya çıkan komplikasyon ve görüntü bozukluğuna sebebiyet verilmesinin davalılara izafe edilebilecek kusurlu bir davranış olduğu anlaşılmaktadır.

 43. Bu durumda mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, estetik ameliyatın yapıldığı olay tarihinde paranın satın alma gücü, hüküm altına alınacak manevi tazminatın davacının zenginleşmesine, diğer tarafın da fakirleşmesine neden olmaması gerektiği gözetilerek, yukarıda açıklanan kriterler de esas alınmak suretiyle davacıyı tatmin edecek ve zararlarını karşılayacak şekilde 5.000TL’den daha fazla tutarda manevi tazminat takdir edilerek bu miktar üzerinden karar verilmelidir. …”

3-) Y. 3. HD, T: 05.10.2022, E: 2022/5523, K: 2022/7359:

“… Davacı, 21.09.2014 tarihinde davalı şirketin işlettiği Özel … Hastanesinde davalı Opr. Dr....’ın gerçekleştirdiği ameliyat neticesinde, sezaryen yolu ile kız bebek dünyaya getirdiğini, yaklaşık 6 ay boyunca şiddetli karın ağrısı şikayeti yaşadığını ve bebeğini emziremediğini, defalarca hastaneye başvurmasına rağmen şikayetlerinin arttığını, sonunda Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’ne başvurduğunu, GATA’da tekrar muayene olup ve 27.02.2015 tarihinde hastaneye yattığını, 02.03.2015 tarihinde dava dışı Prof. Dr. ... tarafından ameliyat edildiğini, ameliyattan sonra, doktoru tarafından çıkarılan cismin gaz kompres (4 adet küçük spanç büyüklüğünde gazlı bez) olduğunu, apsenin patlamak üzere olduğunu, ölümden döndüğünün söylendiğini, yabancı cismin kalın bağırsağa yaptığı bası nedeniyle bağırsakların birbirine yapıştığını, üzerinden geçen süreye rağmen halen kabızlık ve bulantı yaşadığını, ameliyat nedeniyle iki ay hareketsiz yattığından kilo aldığını, bebeğini hiç emziremediğinden sütünün kesildiğini, yaşadıkları nedeni ile eşi ile arasındaki cinsel yaşamını da olumsuz etkilediğini beyan ederek,

950.000,00.-TL manevi tazminatın 21.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, … Bölge Adliye Mahkemesi 3.H.D.’nin … sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun kabulüne, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı, davalı ... ve ... Sağlık Eğitim San. Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.

Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır.

Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye duyduğu ağır manevi acıyı belli bir oranda gidermek, bozulan ruhi dengeyi onarmak, olanak dahilinde bu dengenin yeniden elde edilmesini sağlamak amacına yönelik olarak manevi tazminata hükmedilir. Manevi tazminatın ve kapsamının taktiri hakime ait bir hak ve görevdir. Ancak hakim bu hak ve görevini yerine getirirken Medeni Kanun’un 4.maddesi hükmünü de gözetmek suretiyle hak ve nefaset ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmek suretiyle makul bir tazminata hükmetmelidir.

Öyle ki Türk Borçlar Yasası’nın 56. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Aynı yasanın 51. maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Ve bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

Somut olay incelendiğinde; davacının 21/09/2014 tarihinde davalı Özel … Hastanesinde sezaryen yolu ile doğum gerçekleştirdiği, doğum sonrasında ağrıları olması üzerine davalı hastaneye başvurduğu, 14.10.2014 tarihinde doğumu gerçekleştiren Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı davalı Opr. Dr. ...’a başvurduğu, herhangi bir anormalliğe rastlamadığının söylendiği, 02.02.2015 tarihinde tekrar davalı Opr. Dr. ...’ın yanına gittiği, davalı doktor tarafından yine bir anormallik olmadığı belirtilerek bu kez davacının Estetik Cerrahi birimine sevk edildiği, burada yapılan muayenesinde de kendisine silikon jel ve masaj önerildiği, davacının şikayetlerinin devam etmesi üzerine 09/02/2015 tarihinde Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesinde batın ultrasonografisi çekildiği, batın sağ alt kadranda yabancı cisim ve apse görülmesi üzerine 16/02/2015 tarihinde davacıya çekilen batın BT’de apse ve yabancı cisim ile uyumlu görünüm saptandığı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde 02/03/2015 tarihinde ameliyata alınan davacının batınından gazlı bez çıkartıldığı anlaşılmıştır. Davalı doktor ... ve davalı hemşire ...’un dava konusu olay nedeniyle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında TCK.nın 89/1, 2-e taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan yargılandıkları, davalı doktor ve hemşire hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği görülmüştür. Ceza soruşturması ve kovuşturması aşamalarında alınan Adli Tıp Kurumu raporları ile Mahkemece aldırılan bilirkişi heyeti raporlarında; davalıların kusurlu oldukları bildirilmiş olup, hükümde esas alınmıştır. Buna göre ilk derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 20.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 21/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükmün davacı, davalı ... ve ... Sağlık Eğitim San.Tic. A.Ş. vekillerince istinafı üzerine, davacının istinaf talebi kabul edilerek bölge adliye mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 60.000.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 21.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden davacının manevi tazminat isteminde mahkemece de kabul edildiği gibi haklı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmak olup, miktarın belirlenmesinde takdir hakkı kullanılırken objektif ölçülere dikkat edilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zararına diğer tarafın zenginleşmesine neden olmamalıdır. Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, zararın miktarı, davacının maruz kaldığı haksız durum, yaşadığı sıkıntı ve mağduriyet ile çektiği ızdırap gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu görülmektedir. Mahkemece olayın oluşuna uygun olarak daha yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, davacının yaşadığı mağduriyet ve çektiği ızdırap göz önüne alındığında takdir edilen manevi tazminatın az olması sebebiyle, daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, …”

4-) Y. 4. HD, T: 24.12.2019, E: 2018/1960, K: 2019/6280:

“… Davacılar vekili, 22/03/2013 tarihinde davalının işleteni ve sürücüsü olduğu araçla müvekkillerinden ...’ya çarpması neticesinde müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve iyileşemeyerek sakat kaldığını, bu durumun annesi, babası ve kardeşi olan diğer davacıları da derinden üzüp etkilediğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davacılar ..., ..., ... yönünden davanın feragat nedeniyle, davacı annenin kızı ... ile birlikte yaşadığını ve olay sonrası tedavisi ve bakımıyla ilgilendiğini ispatlayamadığı ve manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

… TBK’nun 56/2. maddesinde, ağır bedensel zarara uğrayan kişinin yakınlarının uğradıkları zararlar düzenlenmiştir. Bu gibi kimselerin, yakınlarına duygusal bağları açısından, bir yakının bedensel bütünlüğünün ihlalinde, doğrudan doğruya kendi kişilik hakkı açısından saldırıya uğradığı ve bu nedenle manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir.

Bir kimsenin cismani zarara maruz kalması durumunda onun (ana, baba, eşler, kardeş, nişanlı gibi) yakınlarından birinin aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa, onlar da manevi tazminat talep edebilirler. Çünkü bu durumda onların zararları ile haksız eylem arasında illiyet bağı vardır ve zararlarının niteliği itibariyle onların da ihlal edilen normun (56. maddenin) koruma alanı içinde bulunduklarının ve hukuka aykırılık bağının gerçekleştiğinin ve manevi tazminat talep edebileceklerinin kabulü gerekir.

Somut olayda dosya kapsamında bulunan raporlara göre; davacı ...’nın geçirdiği kaza sonucunda vücut genel çalışma gücünden % 100 oranında kaybettiği, sürekli olarak iş görmezlik halinde kaldığı, devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olduğu ve ağır bedensel zarara uğradığı anlaşılmaktadır. Davacı anne, olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 56/2. maddesi uyarınca kızının ağır yaralanması nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının manevi tazminat isteme hakkı, velayet hakkına bağlı olmayan ve ağır yaralananın annesi sıfatıyla istenmiş bir manevi tazminattır. Davaya konu olayın davacı annede manevi zarar doğuracağı açıktır.

Şu halde mahkemece, davacılardan anne ... yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, …”

5-) Y. 3. HD, T: 22.05.2017, E: 2016/398, K: 2017/7649:

“… 2-) Dava, 08.12.2011 tarihinde elektrik çarpması sonucu yaralanan davacı ... için maddi ve manevi, diğer davacı eş ve çocukları için ise manevi tazminat istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı ...’ın, geçirmiş olduğu kaza nedeniyle %43.2 oranında meslekte kazanma gücü kaybına (sürekli iş göremezliğe) uğradığı, Adli Tıp Kurumu’nun 04.08.2014 tarihli raporu sabittir.
… bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, evlat gibi) yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü bozulmuşsa onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. …

… Manevi tazminat isteyen yakının kazalı ile olan saygı ve bağlılığının, duygu birliğinin derecesi, biri birlerine gösterdikleri koruma, sevgi, düşkünlük, göz önünde tutularak, manevi zararın oluşup oluşmadığı ve tüm bunların yanı sıra olayın meydana gelişindeki özellikler dikkate alınarak manevi tazminatın miktarı değerlendirilmelidir.
Eldeki davada, davacı ...’nin eşi, diğer davacılar .... babaları olan ve 35 yaşında geçirdiği bu kaza sonucu özellikle sağ el ve sağ ayağı gibi hayati organlarındaki fonksiyon kaybı sonucu % 43,2 oranında iş göremezliğe uğrayan davacı ...’in eş ve çocuklarının ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün bozulduğunun kabulü gerekir.

Buna göre mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle olayda uygun illiyet ve hukuka aykırılık bağı koşulları oluştuğundan davacı eş ve çocuklar yararına uygun bir manevi tazminat takdiri gerekirken, …”

VI-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Hülya Atlan; Manevi Zararı Tazmin Yolları, İstanbul, 2015.

A. Dilşad Keskin; Objektif Manevi Zarar Teorisi Açısından Manevi Tazminat, Ankara, 2016.

Gökhan Antalya; Manevi Zararın Belirlenmesi ve Manevi Tazminatın Hesaplanması, İstanbul, 2017.

Esma Kıraç Adır; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Ağır Bedensel Zarar Görenin Yakınlarının Manevi Tazminat Talebi, Ankara, 2018.

Gizem Görmez; Türk Borçlar Hukukunda Yakın Kişi Kavramı, Ankara, 2018.

Tuğçe Oral; Tüzel Kişilerin Manevi Zararının Tazmini, İstanbul, 2018.

Fulya Erlüle; Türk Borçlar Kanununa Göre Bedensel Bütünlüğün İhlalinde Manevi Tazminat, İstanbul, 2021.


1   Maddenin Düstur’daki “C” şeklindeki kenar başlığı, “c” olarak anlaşılmalıdır.

 

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X